Gündem
  • 26.9.2004 12:42

YETER Kİ TÜRKİYE İSTESİN BİZ REHİNELERİ KURTARIRIZ!

Amerikan işgalinden sonra Irak'ta eli silah tutan herkes "direnişçi". Bunu, Kerkük'ün Türkmen mahallelerinde dolaşırken gördüğüm gençler bir kez daha kanıtlıyor. Mahalle başında bekleyen gençlerin, ellerinde silah olmasa bile saldırıya karşı tetikte halleri dikkatimi çekiyor. Türkçe selamlaştıktan sonra çay eşliğinde sohbete başlıyoruz. Anlatıyorlar: "Abi, mahallemizi ve Türkmen damlarını (evleri) koruyoruz. Biz genç Türkmen fedaileriz..." Tabii ki bu gençlerin yaşça büyük abileri var. Onlarla görüşmek istediğimi söyleyince, içlerinden lider konumda olanı "Sen hangi otelde kaldığını söyle, biz seni ziyaret ederiz" diyor...

Yüzler saklı
Akşam otele geldiğimde bir not buluyorum. Kağıtta bir telefon numarası yazıyor. Hemen arıyorum. Bir saat sonra iki "aracı" otelden arabalarıyla alıyor beni. Bir lokantaya gidiyoruz. Yemek yerken konuşmayı kabul ettiklerini, ama güvenlikleri nedeniyle fedailerin yüzlerinin görünmemesi gerektiğini söylüyorlar. Anlaşıp, ertesi sabah buluşmak üzere ayrılıyoruz... Ertesi sabah beni fedailere götürecek aracılarla buluşuyorum. Eski bir arabayla şehirde bir tur atıyoruz. Turun 'turistik' olmadığını 'Arabadan in' dediklerinde anlıyorum. Biraz yürüdükten sonra bir başka arabaya biniyoruz. Evet, gerçek yolculuk başlıyor...

Birkaç polis kontrol noktasını atlatıyoruz. Yerlerini deşifre etmemek amacıyla ayrıntısı bende saklı bir güzergahta ilerliyoruz ve yarım saat sonra buluşma noktasına varıyoruz. Hurma ağaçlarıyla çevrili bir bahçeye giriyoruz. Gördüğüm manzara etkileyici: Yüzleri poşularla sarılı yaklaşık 10 kadar Türkmen fedai, ellerinde ağır makineli tüfekler, RP-7 roketatarlar, 12 kilometre menzilli havan topları ve AK-47'leriyle karşıma çıkıyor. Grup lideri, bir kez daha fotoğraflarda kimsenin yüzünün görünmemesi gerektiğini hatırlatıyor ve sohbetimiz başlıyor...

Türkmen fedailer gerek silahlı, gerekse taktiksel anlamda ciddi bir eğitimden geçiyor. Düzenli spor, disiplinli davranışlar ve emir komuta zinciri böyle bir yapılanmanın en önemli dayanağı. Lider, "Bizde disiplin ön plandadır" diyor ve şöyle devam ediyor: "Zaten Türkmenler çok titiz ve disiplinli bir toplumdur. Bizim örgütlenmemizde de bu disiplin bozulmamıştır. Emir komuta zinciri vardır. Bu örgütlenme aslında bize babalarımızdan yadigar. Onlar Saddam döneminde de örgütlüymüş, fakat bizim kadar değil."

Türkmen fedailer, Irak'ta kaçırılan ve öldürülen Türklere üzüldüklerini ancak Irak'ta birçok örgütle temas halinde olduklarını, bu nedenle yetkililerin kendileriyle temasa geçmeleri halinde Türk rehinelere ulaşabileceklerini söylüyor: "Bizler Kerkük'ten Basra'ya kadar ana direnişçi gruplarla irtibat halindeyiz. Bize sadece kaçırılanların hangi mevkide kaçırıldıklarını bildirirlerse, bir şekilde o kişileri bulup Irak'tan çıkarırız. Türk yetkililer yeter ki bizlere ulaşmayı başarsınlar. Siz ulaştığınıza göre, rehinelerini kurtarmak isteyenler de ulaşabilir."

ABD'yle çarpışmıyoruz ama bize saldırırsa...
Savaş sona erdikten sonra Kerkük'te yaşanan kargaşa ve talan sırasında mahallelerini korumak için bir araya gelen gençler, zamanla diğer mahallelerden de katılımlarla sayıları binin üzerine ulaşan bir fedai örgütüne dönüşmüş. Kerkük'ün Türkmen bölgelerini, Erbil ve Süleymaniye'den gelen Kürtlere karşı koruma altına almayı başlamışlar. "Türkmenleri sadece Türkmenler korur" diyen grup lideri örgütlenme amaçlarını şöyle anlatıyor: "Ne polis ne de yeni Irak ordusu bizi koruyacak. Biz de bu nedenle kendi kuvvetlerimizi oluşturduk." Amerikan işgalinden çok rahatsızlar, ama Amerikan askerlerine karşı bir direnişte bulunmadıklarını da sözlerine ekliyor lider: "Bizler işgale karşıyız ama Amerikan askerlerine saldırırsak, bundan halkımız zarar görür. Bu yüzden Felluce ya da Necef'teki gibi mukavemette bulunmuyoruz. Gücümüz de böylesi bir direniş için yeterli olmaz. Necef'te de Felluce'de de direnişçilerin sayıları ve cephaneleri çok.

Bu nedenle aylardır direnebiliyorlar. Oysa biz bunu başaramayız. Ama Amerika bize karşı bir harekata başlarsa, o zaman kanımızın son damlasına kadar savaşırız."

Barzani'nin geleceği varsa göreceği de var
Türkmen direnişçiler Irak'ta bulunan neredeyse tüm gruplarla bağlantı içinde olduklarını, birçok grubun kendilerine destek verdiklerini söylüyor: "Özellikle Sünniler, yani Tikrit ve Felluceli kardeşlerimiz bize çok destek veriyorlar. Necef ve Felluce'ye buradan gıda yardımı gönderdik. Bu dayanışmamızdan sonra onlar da bizimle dost oldu. Musul'daki Arap gruplarının da Kürtlerle sorunları var, geçtiğimiz günlerde onlarla bir araya geldik ve birbirimize destek olmaya başladık. Gerek Barzani, gerekse Talabani, Kerkük'ten elini ayağını çeksin. Kerkük bir Türk şehridir. Ne Barzani'nin, ne de Talabani'nin burada hakkı vardır. Geçenlerde Mesud Barzani 'Savaşarak da olsa, Kerkük'ü alacağız' dedi. Buyursun gelsin, gelecekleri varsa, görecekleri de var. Biz her şeye hazırız ama unutmasınlar ki Irak'ın bütünlüğünü bozan, tüm Irak'ı karşısına alır." (VATAN)

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:58

İLGİLİ HABERLER