Nereden, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Kendimi kontrol etmekte zorlanıyorum.

Önce dünyaya rezil olan Galatasaray takımının taraftarı olduğumu bir an unutmaya çalışıyorum ama... Kalesine girecek beş golü görmek için D-Smart aleti olan lokal arayan çilekeş taraftarın psikolojisi ağır basıyor.

Onların durumunu daha çok düşünüyorum. Kahvehane-birahane bulmak için koşuşan binlerce taraftarın bedduası mı yoksa beş gol? Binlerce çoluk-çocuk sigara dumanlı pis mekanlarda ciğerlerini parçalıyor. Üstelik sadece maçı izlemek için 5 YTL veriyorlar.

Onlar kanser tedavisi olamayacak kadar fakir de... Kaç kişinin evinde DSmart aleti var ki? Ama milyonlarca taraftar her yerde. Ben sadece Bostancı ve Kozyatağı semtlerindeki 'Galatasaray taraftar zulmünü' gördüm. 'Saat 18.00'de gece maçı mı olur' diyenleri duydum. İş yerinden çıkmış garibim koşuyor... Şimdi dilimin ucuna bir şey geliyor, dilimi ısırıyorum. Yıllardır o aptal yabancı futbolculara milyonlarca dolar verip, kulübü borç içine sokan, sonra da D-Smart'tan üç kuruş para gelecek diye taraftarını satan Galatasaray yönetim kurulu ve başkanı... Allah sizi bildiği gibi yapsın.

Yapılan iş spor değil mi? Kulüp, spor kulübü değil mi? Yani gençleri ilgilendiriyor. Sahada topun peşinde koşan en fazla 15 futbolcu var. Yaşları da 18 ile 37 arasında. Peki öyleyse Özhan Canaydın diye bir kişinin Galatasaray Başkanı olmaya hakkı var mı? Neden sağlığını düşünmüyor?

Hasta olduğunu, tedavi gördüğünü kainat biliyor. Bu haline bakmadan başka başkanlık da yapmaya kalkıyor. Niye mi? Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın isteklerini geçekleştirmek için. Helal olsun Canaydın'a. Galatasaraylı Haluk Ulusoy gitti, Fenerbahçe'nin istediği Beşiktaşlı Başkan geldi.

Ama Galatasaray takımı bir maçını erteletemedi. Konya'da kar altında kaldı. Sayın Kulüpler Başkanı Canaydın. Allah'ınızı severseniz torunlarınızın yanına dönün artık. Galatasaray'ı seviyorsanız gidin. Çektirdiğiniz eziyet yeter. Ama öyle ceketi alıp gitmek yok. Giderken şu getirdiğiniz 80 yaşındaki ihtiyar Alman'ı da götürün. İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma Alman'ın beyni sulanmış, görmüyor musunuz?

Song, Nonda ve Lincoln gibi tecrübeli oyuncuları kenarda oturtan Alman teknik direktör bunamış. Bunu çocuklar bile anlıyor. Anlamayan sadece Galatasaray'ın hasta başkanı. Dur sayın başkan daha bitmedi. Ak saçlı Alman ile birlikte Hakan Şükür'ü de götür. Şimdiye dek yaptıklarına teşekkür ediyoruz. Sağolsun, var olsun. Arabistan'a mı gider, Amerika'ya mı bilemeyiz. Ama şu lig şampiyonluğu da kaçmadan gitsin. Yerine gençler takıma girsin. Necati'den sonda Nonda bavulunu hazırlıyor.

Neyse ki Ümit Karan dişli delikanlı çıktı. Kaleyi görünce çakıyor. Hakan Şükür yalakası değil. 'Yok kafa topu imiş, yanındakilere top indiriyormuş, karşı takımı ismi ile korkutuyormuş.' Bırakın şu masalları da sahada gördüğünüze bakın. Nonda yedek kulübesinde oturuyor, Hakan Şükür oynuyor. Bu saçmalık değil mi? Galatasaray taraftarı üç ihtiyardan kurtulmak istiyor. Yok mu bunu gerçekleştirecek bir güç? Bu kulüp bu kadar mı sahipsiz kaldı?