Medya
  • 2.3.2005 09:44

CUMHURİYET'İN BAŞYAZISINDAN 'KIZIL ELMA' KOALİSYONUNA SELAM...

Cumhuriyet'in başyazısından
'Kızıl Elma' koalisyonuna selam...

Cumhuriyet'in dünkü başyazısından: "(...) Kemalistler, milliyetçiler, Milli Görüşçüler (ya da radikal İslamcılar), sağın ve solun laik kesimleri birbirlerine mesafeli de olsalar muhalefette birleşiyorlar..." Başyazıda "muhalefet"e bir de müjde var: "Halkın şikâyetlerini arkasına alan bu ilginç gelişme Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğine duyarlı güçler tarafından da izlenmektedir."

Cumhuriyet gazetesinin 28 Şubat tarihli başyazısı önemliydi... Gördüğümüz kadarıyla gazete ilk kez, son zamanlarda iyice belirginleşen "Kızıl Elma Koalisyonu" yanlısı çizgisini resmen ilan ediyordu...

Bu bilgilendirme yazısının "flaş"ı, işte bu... Ama devamı da fena değil: Cumhuriyet'in selamladığı gelişmenin "milliyetçi-muhafazakâr" bir gazete iddiasıyla yola çıkan Serdar Turgut'u biraz ürkütmüş görünmesi ve Türkiye'de iyice berginleşmeye başlayan "yükselen milliyetçi dalga"nın temel harçlarından biriyle (anti-Sabetaycılık) ilgili ilginç değerlendirmeler (Neşe Düzel'in Prof. Dr. İhsan Dağı'yla yaptığı söyleşiden yola çıkarak)...

"Flaş"la başlayalım... Cumhuriyet'in 28 Şubat tarihli başyazısı, "Milliyetçi Koalisyon"a ilham veren "Batı" değerlendirmesi ve Türkiye'nin "Batı" karşısındaki özel pozisyonunun izahıyla başlıyor:

"Gün geçmiyor ki Batı dünyasında Türkiye'nin aleyhine bir gösterge ortaya çıkmasın! 'Büyük müttefikimiz' ABD'de veya 'Müzakere Süreci'ne girdiğimiz AB'de, ülkemize karşıt odaklardan geçilmez. (...) Batı karşısında Türkiye'nin özel bir konuşlanması söz konusudur. Çünkü biz Batı emperyalizmine karşı savaşla kurulmuşuz; bu tarihsel mirasın inatçı takipçileri bugün de var."

"Batı"yı böyle tarif etmek ve sadece böyle tarif etmek Cumhuriyet'in başyazıları için yeni bir şey değil, biliyoruz, ama bu "Batı" karşısında hangi "koalisyon"un yer aldığının madde madde tanımlanması ve bu koalisyonun selamlanması yeni... Başyazının şu satırlarından söz ediyoruz:

"(...) Bush yönetiminin tüm isteklerine 'evet' demeyi iktidarının güvencesi gibi gören AKP'nin bu siyaseti yürütmekte zorlandığı gün gibi aşikârdır. AKP'nin, merkez sağı şemsiyesi altına alarak ele geçirdiği iktidarın gidişatına karşı dağınık bir muhalefet cephesi oluşuyor. Kemalistler, milliyetçiler, Milli Görüşçüler (ya da Radikal İslamcılar), sağın ve solun laik kesimleri birbirlerine mesafeli de olsalar muhalefette birleşiyorlar. Halkın şikâyetlerini arkasına alan bu ilginç gelişme Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğine duyarlı güçler tarafından da izlenmektedir."

SERDAR TURGUT TEDİRGİN

Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni Serdar Turgut'un 27 Şubat tarihli yazısı da önemliydi... Turgut'un, "İşte bu nedenle modern kavramıyla sentez gerekiyor" başlıklı yazısında gönderme yapılan "neden", aynı günkü Akşam'ın manşetinin konusuydu:

"'KAVGAM' BEST SELLER OLDU... Türkçe'ye çevrildiği 1939'dan beri her yıl ortalama 10 bin adet satılan Adolf Hitler'in 'Kavgam' adlı kitabı son haftalarda bestseller oldu. Yoğun talep üzerine bir yayınevi 'Kavgam' kitabını onbeş gün içinde tam 31 bin adet basarak piyasaya dağıttı. 'Kavgam' birçok yayınevinde en çok satanlar listesine girerken, Türkiye'deki Musevi cemaati kitabın popüler olup çok satmasından rahatsız."

Turgut, manşetin de gösterdiği gibi "Türkiye'de Milliyetçiliğin faşizme dönüşme tehlikesinin olduğunu ve bunun da Türkiye'nin kırılma noktasını teşkil edeceğini" yazdıktan sonra bir de sitem iletiyor:

"(...) Ben bu sürece hazırlıksız yakalanmamamız için bir süredir milliyetçi-muhafazakar- modern insanı kavramlaştırma zor işine girişmiş durumdayım. Bu benim tek başıma gerçekleştirmem imkansız görünen bir iş, çünkü kavramlar zaten zor ve sorunlu içerikli, dahası sentez daha da zor. Bu senteze ulaşmak ciddi bir tartışma ortamına ihtiyaç duyar. Ancak bazı cesur insanlar dışında kavramlarla zihinsel boğuşmaya fazla insan yeltenmedi, sadece işin kolayına kaçtılar ve içgüdüsel tepkiyi öne çıkarmayı, düşünmenin yerine koymayı tercih ettiler. Milliyetçilik mi aman o faşizmdir, muhafazakarlık mı aman o da dini bağnazlıktır diye özetlenebilecek bu içgüdüsel tepki, ülkede yeni sentezlere ulaşmanın melez tanımlar üretmenin önündeki en büyük engeldir."

'ANTİ SABETAYCILIK' VE 'MİLLİ İDEOLOJİ'

Prof. Dr. İhsan Dağı'nın Radikal'den (28 Şubat) Neşe Düzel'e verdiği söyleşi de konumuzla yakından ilintili... Dağı, Türkiye'de yükselen milliyetçi dalganın harcında, başka şeylerin yanı sıra "anti-Sabetaycılık"ın da bulunduğunu savunurken şimdiye kadar hiç duymadığımız bir görüş de öne sürüyor. Dağı'ya göre, bu "harç", dindarlarla devletin 28 Şubat'ta bozulan ilişkisini yeniden sağlamanın da önemli bir unsuru... Şöyle diyor:

"Türkiye'de son dönemde Sabetaycılık, Yahudilik ve dönmelik, üzerinden büyük bir rant yeniyor. Anlatılan Sabetaycılık hikâyeleriyle herkesten, her şeyden korkan anlayışlar, milliyetçi muhafazakâr çevreler, Milli Görüşçüler, Üçüncü Dünyacı Kemalist solcular, devlet ve güvenlik merkezli kesimler bir araya geliyor, yeni bir ittifak yaratılmaya çalışılıyor. Bu, Türkiye'deki yeni bir ittifak arayışıdır. 28 Şubat sürecinde devlet söyleminden uzaklaşan muhafazakâr, dindar kesimlerle, devlet merkezli söylem arasında kurulmak istenen bu yeni ittifakın birleştirici unsuru da anti-Sabetay söylem oluyor. (...) Yahudilerin ve dönmelerin sadece dünyada değil, Türkiye'de de büyük tezgâhlar kurduğuna, Türkiye'yi onların yönettiğine, buna bir dur demek gerektiğine ilişkin geniş, yeni bir ittifak söz konusu. 28 Şubat'ta birbirinden kopan unsurlar, bu kez Sabetaycılıkla ilgili kaygılar ve korkularla bir araya getirilmeye, birleştirilmeye çalışılıyor. Bu ittifakta, AKP'nin içindeki gruplar da var. Bu ittifakta sol, Kemalist, CHP, Alevi bir dünya insan var. (...) Siyasetin toplumsal dinamiklerle yeniden yapılanmaması, ülkenin çoğullaşmaması için, içeride Türkiye'ye tuzaklar kuran insanların varolduğunu göstererek yeniden 'korku merkezli' bir bütünlük, bir homojenlik arayışı bu. 'Bakın içeride böyle tezgâhlar var. Biz birbirimizden farklı da olsak, Kemalist de olsak, dindar da olsak, sol da olsak birleşelim' deniyor. Yani bir milli birlik ideolojisi Sebetaycılık hikâyesi altında oluşturulmaya çalışılıyor."

İhsan Dağı'nın tarif ettiği ittifakın unsurlarıyla Cumhuriyet'in başyazısında sayılan unsurlar biribirlerine ne kadar da çok benziyor, değil mi? (A.G.)

(KRONİK MEDYA-YENİ ŞAFAK)

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:12

İLGİLİ HABERLER