Sağlık
  • 19.7.2010 13:03

TAKINTILARIMIZI NASIL YENERİZ?

Bekir Koca/Trabzon

Konuyla ilgili bilgiler veren Trabzon Fatih Devlet Hastanesi Pskiyatri uzmanı Dr. Saniye Efendioğlu, kafaya takılan olayı yapmamanın hatta bazen takıntının tersini yaparak ona direnmenin hastalığın tedavisinde önemli bir adım olduğunu söyledi. “Takıntıların ne olduğunu bilirsek onları nasıl yeneceğimize dair davranışlar geliştirebiliriz” diyen Dr. Saniye Efendioğlu “Örneğin evinin çok çabuk kirleneceğini düşündüğünden misafir davet etmeyen bir kişinin bol bol misafir ağırlaması takıntısını yenmesi için önemlidir. ‘Kendisine hastalık bulaşır’ diye insanlardan uzak kalan bir kişi dışarıya çıkıp insanlarla yakın davranmalı eve her geldiğinde banyo yapmamalı ve banyoda geçirdiği süreyi kısaltmalı. Hastaların banyoda geçirdikleri süre ya da el yıkama süreleri kendilerine çok kısa gelebilir hatta temizlenmek için yetmiyormuş gibi algılanabilir. Bu durumu netleştirmek için el yıkama süresi ve diğer temizlikleri yaparken geçirilen süre saate bakılarak belirlenmelidir” dedi.


Takıntılara direnirken hastaların yoğun bir sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Efendioğlu “Bu nedenle kolay davranışlardan zor davranışlara doğru bir sıralama yapılması önemlidir. Terapi sırasında hastalarımıza takıntıları konusunda bir liste yapmasını söyleriz. Birçok hastada bu listeyi oluşturmak bile tedavinin etkisini gösterir. Çünkü hasta kendi takıntılarını tanır ve tanıyınca onlarla baş etmesi daha kolay olur. Çocuğuna kötü davranacağından korkan bir kişi bu korkusunu yenmek için çocuğu ile yalnız kalmamaya çalışır, bu kişinin özellikle çocuğu ile kısa sürelerle yalnız kalmaya başlamasını öneririz. Bu davranışlar sağlıklı insanlar için hiç sıkıntı oluşturmazken takıntılı insanlar için korkunç sıkıntı oluşturabilir. Bu hastaları anlamak onlara karşı sabırlı ve cesaret verici konuşmalar yapmak hasta yakınlarının dikkat etmesi gereken en önemli noktalardır” diye konuştu.


Dr. Saniye Efendioğlu, iyi ve doğru bir ilaç tedavisiyle hastaların yaklaşık yüzde 60’ının tedavi edilebildiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Tedavinin başlarında terapiyi oturtmak ve ilaç dozunu ayarlamak amacı ile haftada en az bir kez doktor kontrolüne gitmek gerekir. Hastalık yatıştıkça kontroller seyrekleşir, tamamen düzeldikten sonra da yılda bir kez bile olsa kontrole gitmekte fayda vardır. İyileştikten sonra belirtiler tekrar başlar ve terapi ile kontrol edilemez ise, beklenmeyen ilaç yan etkileri görülürse, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi başka ruhsal hastalık belirtileri görülürse veya bir yakınını kaybetmek gibi hastalığı kötü etkileyebilecek önemli bir yaşam olayı ile karşılaşılırsa vakit kaybetmeden psikiyatriste başvurmak gerekir. Hastalığın tedavisi uzun süreli ve hastayı çok zorlayıcıdır. Tedavi süresince hastanın kendi kaygısını kontrol etmesi gerekir ki bu bazen imkansız hale gelebilir. Böyle yorucu bir tedaviyi geçtikten sonra aniden tedaviyi kesmek kesinlikle önerilmez. Tedavinin sonlandırılma kararını hekime danışmadan vermek birçok yönden sorun oluşturabilir. Belirtiler hastanın hayatı etkilemeyecek çok hafif takıntılar halinde ise tedavi başarı ile sonuçlanmıştır. Hastaların hastalıkları konusunda kendilerini eğitmeleri çok önemlidir. Hastanın gereksiz yere aşırı sıkıntı yaşaması, hastalığın tekrarlaması bunlardan en önemlileridir. Obsesif Kompulsif Bozukluğun tedavisinde iyi bir hasta hekim diyaloğu tedavinin başarılı olmasında anahtar rol oynar. Hastanın kafasına takılan soruları rahatlıkla sorabileceğine ve ikna edici cevaplar alacağına inanması çok önemlidir.”

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 05:35

İLGİLİ HABERLER