Gündem
  • 15.10.2007 07:45

YAZICIOĞLU 'TÜRBAN' VE 'PKK' HAKKINDA NELER SÖYLEDİ!..

BBP lideri Yazıcıoğlu, PKK’nın ülke gelişmesine direndiğini belirterek, “Yarasa gibiler ışıktan korkuyorlar” dedi.

BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, başta terör olmak üzere gündemin sıcak konularını BUGÜN'e değerlendirdi. Yeni anayasada başörtüsü sorununun özgürlükler bağlamında ele alınmasını ve başörtülülerin eğitim sorununun çözülmesinin yanı sıra kamusal alanda hizmet vermesinin de önünün açılmasını isteyen Yazıcıoğlu'nun gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

TERÖR ÖRGÜTÜ PKK

Yeterli milli eğitimin yapılamamış olması, milli kimlik ve aidiyet duygusunu oluşturacak şekilde ortak değerler etrafında buluşmayı, kaynaşmayı sağlayacak bir müfredata sahip olmayışımız, milli birliğimiz için çimento görevi yapan inanç değerlerimizin ortak payda olarak yoğunlaştırılması gerekirken aksine bir dışlanma sebebi haline dönüştürülmesi, işsizliğin, yoksullaşmanın, göçün ve cehaletin önlenememiş olması sosyal sorunları artırmış, milli duyguyu deforme etmiştir. Ülke, dış güçlerin, terör örgütünün verimli bir toprağı haline gelmiştir. Terör örgütü bu arazinin manevi değerlerle güçlendirilmesi, eğitim ñ yatırım hizmetleri ile modernleştirilmesi sürecinden yarasanın ışıktan korktuğu gibi korktu. Bölgenin ışık almaması için de sürekli terörle istikrarsızlaştı. Bölgeye devlet hizmetleri yeterince gelemedi. Özel sektör gidemedi.

ÜLKE SAHİPSİZ BIRAKILMAZ

Şu anda Türkiye'de güvenlik görevlilerimizin dışında devleti kurtarmak, milleti müdafaa etmek vesaire adına bir silahlı girişim söz konusu değil. Böyle bir şiddet eğilimi de söz konusu değil. Ancak, milli tepkileri, milli refleksleri ortaya koymak, teröre karşı, ihanet odaklarının faaliyetlerine karşı yasal zeminde demokratik tepkinin ifade edilmesi bir vatanseverliktir, milli bir görevdir. Şu anda işin silahlı mücadele boyutunu devletin güvenlik güçleri yapıyor. Onların yerine geçerek, onlar adına bir misyon üstlenmek hevesinde kimse değil. Ama, elbette her bir birey bir Mehmetçiktir, ihtiyaç duyulduğunda ülke sahipsiz bırakılmaz. Demokratik reflekslerini ortaya koymaları da gayet doğal. Hatta, yeterli yaygınlıkta tepkilerin konulmadığını düşünüyorum.

DTP SİYASİ PARTİ DEĞİL

Ben partilerin kapatılmasına karşıyım. Partilerin sandıkta vatandaşın oylarıyla takdir edilmesi ya da cezalandırılmasından yanayım. Ancak, siyasi partiler için bunu düşünüyorum. Şiddeti, terörü kınayamayan, onun bir parçası haline gelmiş, hatta onlarca güvenlik görevlimizi, köylümüzü kalleşce katledenleri "kardeşim" diyerek kabullenen bir yapı örgüttür, parti değildir. Demokratik ve yasal anlamda bir parti değildir. Parti gibi görünmeye çalışan bir şiddet örgütü demektir. DTP ya terör örgütü ile bağlarını kopardığını söylemiyle, eylemiyle, duruşuyla göstermesi gerekir ya da bu anlayış içerisinde kapatılmalıdır. Fikir özgürlüğü bir milletin parçalanması, devletin yıkılması, vatanın bölünmesi için silah gibi kullanılamaz. Devlete, millete karşı silahlı çete kurarak eylem yapmak bir özgürlük değildir. Bu ülkede kanunlar var, ben sadece yargıyı görev yapmaya çağırıyorum. Yargı çerçevesinde bir suç teşkil etmemişse diyeceğimiz yoktur.

ESKİ VE YENİ ANAYASA

Türkiye'nin demokratik, katılımcı, özgürlükleri öne alan, devletin ve milletin birliğini teminat altına aldığı kadar milletin inanç özgürlüğünü de güvence altına alacak bir anayasaya ihtiyacı var. Mevcut anayasa toplumsal mutabakatı sağlayamadığı gibi demokrasiyi de teminat altına alamamıştır. Geçici maddeleri kalıcı maddelere dönüşmüş, darbe heveslilerini kışkırtan, bunlara zemin hazırlayan bir anayasamız var. Toplumun her kesiminin katkısı alınarak, özgün, bize ait bir düzenlemeye ihtiyaç var.

KAMU VE BAŞÖRTÜSÜ

Biz başörtüsü sorunun özgürlükler bağlamında çözümünden yanayız. Bunun bir baskı aracı olarak kullanılması kadınlar arasında ayırımcılığa, eğitimde ve kamusal alanda hizmet alma ve hizmet etme engeli olarak devam ettirilmesinin karşısındayız. Bireysel özgürlükler çerçevesinde bu çözülmelidir. Herkes eğitim hakkından eşit olarak yararlanabilmeli, herkes kamusal alanda çalışabilmeli düşüncesindeyim.

ZORUNLU DİN DERSİ

Din kültürü ve eğitiminin mecburi olmasından yanayım. Çünkü, milli birliğimiz açısından din kültürünün, dini kavramların, dini mesuliyetlerin neler olduğunun bilinmesi, herkesin birbirini anlaması açısından son derece önemli. Bu mutlaka mecburi olmalı, her gencimiz dinlerle ilgili yeterli bilgiye, kültüre sahip olmalı. Dini eğitimin tatbiki olarak da yapılması konusunun tercihe bağlı olması sağlanmalıdır. Her aile çocuğunun dini eğitimi de almasını Milli Eğitim'den isteyebilmelidir. Azınlıkların kendi okulları var, ama azınlık okulları dışında okuyan farklı dinlere mensup çocukların da kendi dini inançlarına göre eğitim almayı isteme hakkı olmalı ve bunu da devlet sağlayabilmelidir.

Seda ŞİMŞEK - BUGÜN

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:02

İLGİLİ HABERLER