Gündem
  • 22.9.2004 10:05

ÇİÇEK:TCK ÖN ŞART DEĞİL

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, star Ankara temsilcisi Metin Özer'i kabul ederek, TCK tartışmaları odaklı gelişmelere açıklık getirdi. Çiçek’in değerlendirmeleri şöyle: VERHEUGEN BİLİYORDU Türkiye’ye geldiğinde aşağı yukarı bir haftadır bahse konu husus Türkiye’de tartışılıyordu. Hatta gelmesinden birkaç gün evvel, ‘devlet yatak odasını gözetleyecek mi, savcılar şöyle mi yapacak, böyle mi yapacak’ tarzda, alevli, tartışmalı bir gündem maddesi olarak kendisinin de bildiği bir konuydu. Hem Başbakanımız, hem Dışişleri Bakanımız bu konuyu konuşmuştu. Kendilerine verilen bilgilerin ışığında 6 Ekim’de yayınlanacak AB ilerleme raporu açısından bir problem teşkil etmeyeceğini, ancak Avrupa’da, Türkiye’nin AB’ne karşı olanlar açısından bir bahane olabileceğini söylediği bize aktarıldı. ‘ARTIK ŞART YOK’ Bunun böyle olduğu şundan da belli, Ertesi günkü gazetelere bakın, ‘Artık şart yok’ diye manşet atıldı. Demek ki Türkiye bu şartları yerine getirdi. Artık bundan sonrası, işin uygulamasıyla ilgili bir kısım eksiklikler var. Nitekim bu konuyla ilgili olarak, sistematik işkence vardı, yoktu, uygulamada bu hatalar var mı, yok mu? Bu konular da tartışıldı. Açıklamalardan da böyle bir intiba çıktı ki bu konuyu en çok gündeme taşıyan gazete bile ertesi gün, ‘Artık şart yok’ diye manşet attı. Demek ki bizim algılamamızda bir eksiklik, bir yanlışlık yok. KIBRIS NERESİNDE VAR Daha sonra Diyarbakır’a, İstanbul’a, İzmir’e gitti. Bu ziyaretleri sırasında ola ki bir kısım örgütlerden, sivil toplum örgütlerinden, bir kısım çevrelerden, içeriden, dışarıdan kendisine farklı malumat verilmiş olabilir, farklı şikayetler söylenmiş olabilir, konu başka türlü takdim edilmiş olabilir, sonra da giderken, ilk söylediğinden, gazetelerin yazdığından farklı olarak, ‘Türkiyenin önünde 4 tane şart, eksiklik var’ diyordu. Bunlar sistematik işkence, zina konusu, Kıbrıs konusu dedi. Şimdi bütün bunlara baktığınızda hani Kopenhag siyasi kriterlerine göre bir ülke AB’ye girecek ya da girmeyecekti? Kıbrıs bunun neresinde var? DAVALAR BİTİRİLDİ İşkence konusunu anlarız. Tabiatıyla hak ve özgürlüklerle alakalı bir konudur. Türkiye bu konuda yasal olarak çok keskin, çok radikal tedbirleri almış, bunları yasalaştırmıştır. Geriye dönük uyum paketleri içerisinde mesela zaman aşımı süresi 10 yıldan 15 yıla çıkarılmış, buraya giren suçlardan mahkum olanlar için infaz kolaylıklarından istifade etmemesi gündeme getirilmiş ve bunlar yasalaşmıştır. Bir zaman Türkiye için dışarıda her zaman soru konusu olan davalar vardı. Bu davaların bugün hepsi şekillendi, o davada mahkum olanların hepsi de cezaları şu anda infaz safhasındadır. Dolayısıyla bunu anlarım. AB SÖZÜNÜ TUTMADI Kıbrıs, şüphesiz Türkiye ile AB ülkeleri arasında bu bir siyasi konu olarak gündeme gelebilir ama buradan elde edilecek neticeye göre AB için tarih verilecek, verilmeyecek diye bir şart koşulamaz, bu doğru değil. Türkiye Kıbrıs konusunda gerekli adımları atttı, gerekli tavrı koydu. Bu noktada verdiği sözde durmayan da AB ülkelerinin kendisidir. Hani 259 milyon euroluk bir yardım sağlayacaklardı Kıbrıs’a? AYAK SÜRÜYORLAR Bİzden birileri hep birşey istiyor. Ama kendileri birşey vermek gerektiğinde ayak sürüyorlar. Bunu da Türkiye’nin gözardı etmemesi lazım. Bir tarih alma uğruna, biz bunu önemsiyoruz, tarih bizim için önemli. Biz samimi olarak AB içerisinde yer almak istiyoruz. Bunun için de çok önemli yasal, Anayasal düzenlemeleri yaptık. Ama buna karşılık AB ülkeleri taahhütlerini yerine getirdi mi derseniz, bu noktada bu işe ‘evet’ diyecek insan sayısı fevkalade azdır. AB ÜZERİNDEN TALEP Verheugen’in konuşmalarına bakılırsa, içerden jurnalleme mi var, ben o tabiri kullanmam. Ama uzunca zamandan beri söylediğim bir husus var. Türkiye’den bir kısım talepler, AB üzerinden Türkiye’nin önüne getirilmeye başlandı. Türkiye’ye gelip giden birçok heyetler oluyor. Bunların açıklamaları, raporları var, ilerleme raporunda dile getirilen hususlar var. Bunlara baktığımızda bizde eksiklik olarak görülen yada ‘şöyle yapılması lazımdır’ denilen hususların benzerleri veya aynısı, AB ülkelerinde yapıyorlar. Ve biz onlara, ‘Bakın bizde bunları eksiklik olarak görüyorsunuz ama falanca Avrupa ülkesinde de aynı eksiklik, aynı uygulama var. Niye onlar için eksiklik olmayan husus Türkiye için düzeltilmesi gereken bir husus olarak önümüze getiriliyor’ denildiğinde, söylenen husus şudur: ‘Bunlar sizin iç talepleriniz. İçeriden gelen talepler, biz de size iletiyoruz’ deniliyor. PATRİKHANE DE KATILDI BU kervana biliyorsunuz bir de Patrikhane katıldı. Oda bir kısım taleplerini AB üzerinden Türkiye’nin önüne koymaya çalışıyor. Onun için bu meselede Türkiye’ye baskı yapma konusunda bir kısım kuruluşların özel bir gayreti var, bir çabası var. Sorunu oradan çözdürmeye gayret ediyorlar. Yanlış olan bu. AB AÇIĞA DÜŞTÜ TÜRKİYE’DE şu anda belgelerle sabit olabilir. Yani içerideki talebin dışarıdan bize bir nevi ön şart olarak önümüze getirilip konulmuş olmasıdır. Şimdi 10 tane ülke AB’ye girdi. 2 tane ülke 2007’de girecek. Bizim istediğimiz onlardan ne isteniyorsa, bizden de onun istenmesidir. Ne eksik, ne fazla. Bizden de fazladan şeyler isteniyor. Ama siz daha bize tarih vermeden belki 3 sene belki 5 sene sonra, şimdi telaffuz edilen tarihlere bakarsanız, kimi 2014, kimi 2015, kimi 2020. 2015’te düzeltilecek bir işi daha 2004’te müzakere tarihi verilmeden konuşmaya başlıyoruz? AĞALIK YAPTILAR AMA AB bize Aralık 2004 derken, Türkiye’nin bu reformları yapacağına inanmıyordu. Burada bir açığa düştüler. Benim kanaatim budur. Türkiye 40 yıldır yapmadıklarını, burada 2 yılda, 20 ayda nereden yapacak tarzındaki bir algılama yanlışlığıyla böyle bir ağalık yaptılar. 2004 Aralığında bunu yapacağız. Fakat Türkiye her zamanki gibi herkesi şaşırttı. Bu hükümet, herkesi herkesten daha fazla şaşırttı. TCK ÖNŞART DEĞİL SAMİMİ olarak söylüyorum. Bu hükümetin çıkardığı birçok uyum paketi, hatta birtek uyum paketinde 1 tek madde bile zaman oldu, geriye dönük bir 3 yıllık 4 yıllık iktidar döneminde başka partilerin, başka iktidarların yapamadığı hususlar. Şimdi Avrupa böyle bir ağalık yapıp da tabiri caizse Aralık 2004’te bunları yapacağız deyince, Türkiye bunları tümüyle gerçekleştirdi. Şimdi yasal olarak Türkiye’nin bir eksikliği yok. Ceza Kanunu bunun ön şartı değil. KIRMIZI ÇİZGİLER BUGÜN müstakil bir Avrupa varsa, NATO şemsiyesi altında Türkiye’nin bugünkü Avrupa’nın siyasi istikrarına, siyasetine, bütünlüğüne Türkiye’nin çok büyük katkısı olmuştur. Bugün hiçbir AB ülkesinde hem radikal terör, hem etnik terör, hem ideolojik terörün üçünü birden yaşamış, yaşama potansiyeli olan bir AB ülkesi yok. Türkiye bu anlamda bir kalkan görevi görüyor. Türkiye’nin AB’ye girişi, Türkiye’nin menfatine olduğu kadar AB’nin de menfaatinedir. Onun için Türkiye halen AB için önemli bir ülkedir. İnsanlar, işin kolaycılığına gidiyor. Birileri bizim yerimize söylesin, kafa yorsun, biz de onları hemen benimseyelim yada reddedelim gibi işin kolaycılığına gidiliyor. Bakın ceza kanunu Türkiye’nin gündemine geldiği gün 14 Eylül’dür. Geri çekildiği gün 17 Eylül’dür. Zina tartışmaları ne zaman ülkenin gündemine geldi, 26 yada 27 ağustosta. Demekki en az 19 gündür geri çekilene kadar bu ülkede en hararetli bir tarzda tartışılmış. Üstelik de hukuki bir konu, onun dışına çıkarılarak, hatta itham konusu yapılarak. Çağdaşlık gibi bir önemli değeri sadakatsizlik gibi bir direğin üzerine oturtarak. STAR Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:57

İLGİLİ HABERLER