Spor
  • 27.12.2005 10:56

DÜNYACA ÜNLÜ SPOR DERGİSİNDEN TÜRK FUTBOLUYLA İLGİLİ ÇARPICI MAKALE

Dünyaca ünlü spor dergisi World Soccer son sayısında Türkiye ile ilgili çarpıcı bir makale yayınladı. "Kirli Kan" başlığıyla verilen yazıda Türkiye'nin 2006 Dünya Kupası finalleri öncesi isviçre ile oynanan son baraj maçında yaşanan olaylar kaleme alınırken şu ifadeler kullanıldı:

Türkiye şu an finaller yerine FIFA tarafından tarihinde gerçekleştirilen en büyük disiplin araştırmasının sonuçlarını bekliyor, Türkler İsviçreli oyuncular tarafından provoke edildiklerini iddia ederken, ilk maçtaki gergin atmosfere dikkat çekip İsviçreli oyuncuların sataşmalarını ve taraftarın nefretini örnekler olarak ortaya koydular. Türkler ayrıca abartılacak bir olayın meydana gelmediğini söylediler. En büyük korkulan olan 2010 Dünya Kupası'ndan men cezası ile karşı karşıya kalmayacaklarını düşünen TFF yetkilileri ağır bireysel cezalar ve para cezalarının yanısıra iki, üç maç saha kapatma cezalarını da beklediklerini söylediler.

Altın çocuklar değişti
Yine de İstanbul'daki o geceden pozitif bir noktayı görmek imkansız. Türkiye'yi başarıya taşıyan '2002'nin altın çocukları' aynı zamanda G.Saray'ın UEFA Kupası galibiyetinde önemli rol almışlardı. Ama şimdi öyle görünüyor ki o tarihte G.Saray'da ve şimdi MM Takım'ın başında Fatih Terim'in liderliğinde bu çocuklar değişim geçirerek, kendilerini fazla önemseyerek paranoyak başarısızlar olarak ortaya çıkıyorlar. Hak etmedikleri şöhretlerini önemseyerek kendilerinde her şeyi yapma hakkı görüyorlar. Ve bu hiç de hoş bir görüntü oluşturmuyor. İstanbul'daki düşmanca havanın ortaya çıkışının nedenleri arasında 2006'ya direkt katılamamanın stresi ve Bern mağlubiyetiyle katılmanın bile çok zor olduğu anlaşıldıktan sonra oyuncular ve Terim'in düşüncelerini kaplayan başarısızlık sonrası ortaya çıkacak olan kritikler dalgalarının korkusuydu.

Hoca oyuncularının eforunu taktir etmesine rağmen İsviçre'de başarılı bir teknik yönetim gösterememişti. "Bizi kimse sevmiyor ve Dünya Kupası'na katılmamızı istemiyorlar" diyerek 'Türk'ün Türk den başka bir dostu yoktur' mesajını veriyordu. Terim büyük baskılar altındaydı, bu baskıların çoğunu kendisi yaratmıştı. 3 maç kala göreve gelen Terim şüpesiz ki Türkiye'de gördüğü mesih (kurtarıcı) statüsünü geliştirme umudundaydı. Kendisini yeniden gösterip bu takımı Dünya Kupası'na götürme şansını elde etmişti ama takımı herşeyi mahvetmek üzereydi, ilk maçtan sonra ortamı geren sadece Terim değildi. Federasyon üyesi Davut Dişli "Eğer pis oynamak istiyorlarsa bizde pis oynayabiliriz" diye Takvim Gazetesi'ne demeç vermişti.

Dayanakları kalmadı
En çok utanan Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin bile FIFA Başkanı Blater'i talihsiz bir açıklama yapmak ve taraftar gibi bakmakla suçlamıştı. Türkler bu iddialarında haklı olsalar bile kulüp ve milli takımlar seviyesinde taraftar oyuncu ve yetkililer bazında geçmişten gelen bir sürü uygunsuz davranışlarıyla bu iddialarını savunabilecekleri pek bir dayanak bırakmadılar.

Peki şimdi ne olacak? Herkesi sakin olmaya çağırmak yeterli olmayacak gibi duruyor, idarenin gelişmesi ve vahşetin sona ermesi için politikadan kayıp kendilerine futbolda yaşamak için çok güzel bir zemin hazırlayan devlet dışı kurumların ve mafya babalarının futboldan çekilmediği sürece ilerleme zor olarak gözüküyor.

(vatan)

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:22

İLGİLİ HABERLER