Medya
  • 29.1.2003 14:37

EMİN ÇÖLAŞAN, TAYYİP ERDOĞAN'A SORDU : " TİLKİ ÜZÜM YER Mİ ? "

ANKARA/Tayyip Erdoğan'ın Davos gezisini eleştirenlere 'şizofren tipler' benzetmesi yapması, Emin Çölaşan'ı kızdırdı.Şizofreni sözcüğünün tam anlamını Türk Dil Kurumu sözlüğünden bulan Çölaşan,"Soru soranlar şizofren, uzaktan teşhis koymaya kalkışan ruh doktoru ordinaryüs profesör Recep Tayyip fevkalade normal!" dedi.Çölaşan, Erdoğan'ın grup toplantısında kullandığı,‘‘Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş’’ sözünü de eleştirerek ilginç bir soru sordu. İŞTE ÇÖLAŞAN'IN YAZISI; Tayyip Bey'in şizofrenleri! DÜNKÜ AKP grup toplantısında Başbakan yok. İşleri yoğun olduğu için gelemiyor! Ama belli ki, meydanı Recep Tayyip'e bırakmak için özellikle gelmiyor. Recep Bey kapıda milletvekilleri için yoklama yaptırıyor. Gelen imza veriyor! Böylesi ilk kez görülüyor... Ve kürsüde alıyor sazı eline, esip gürlemeye başlıyor. Aile boyu katıldıkları Davos gezisini eleştirenlere veryansın ediyor. Aynen şu sözlerle: ‘‘Bazı hazımsızlar var, hazımsız tipler var. Bunlara söyleyeceğim, tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş, olacaktır. Bunlar şizofren tipler. Bunlar anlamaktan aciz ama milletimizin kafasını bulandırmayı hedefleyen tipler.’’ Türkiye'yi yönetmeye talip olan vatandaşın söylediklerine bakın! Davos toplantısını eleştirenler şizofren imiş! Bu sözcüğün anlamına Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'ten bakalım: ‘‘Şizofreni: Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması gibi belirtiler gösteren bir ruh hastalığı.’’ Yani bunların türbanı gündeme sokmak için aile boyu gerçekleştirdiği Davos gezisini eleştirenler, Recep Tayyip'e göre şizofren! Bu turistik gezinin maliyetini, fakir milletin milyonlarca dolarını kimin nereden ödediğini soranlar ruh hastası! Yürekli adam konuyu saptırmaz, bu sorulara yanıt verir. Soru soranlar şizofren, uzaktan teşhis koymaya kalkışan ruh doktoru ordinaryüs profesör Recep Tayyip fevkalade normal! *** Bir konuşma yapıyor, bırakın üslubunu bir yana, bir sürü çam deviriyor... Çünkü Türkçesi yeterli değil. ‘‘Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş’’ diyor. Türkçe'de böyle bir deyiş yok... Çünkü tilki ot değil et yiyen bir hayvan. Dolayısıyla üzümle ilgilenmesi falan söz konusu değil. O deyişin doğrusunu burada yazayım da öğrensin ve bir daha sefere doğrusunu kullansın: ‘‘Kedi uzanamadığı ciğere murdar der.’’ Üzülerek söylüyorum, kendisinde herhangi bir bilgi birikimi, kültür birikimi yok. Rastgele konuşuyor, ağzından çıkanı kulakları pek duymuyor. *** Geçmişte Türkiye'nin en keskin solcu ve Maocularından olan Cengiz Çandar öylesine hızlıydı ki, ‘‘Zekeriya’’ kod adıyla Filistin gerillası olarak görev bile yapmıştı. Sonra hidayete erdi ve İslamcı oldu. Şimdi o çizgideki gazetelerden maaş alıyor ve iç içe olduğu AKP'den haber sızdırıyor. Dünkü yazısında ilginç bir olay aktarıyor. Recep Tayyip pazar günü Davos'tan Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ı arayıp şöyle diyor: ‘‘Denktaş'a söyle, onun yaşına hürmeten kendisine cevap vermeyeceğim. Ama siyasetçinin bir tahammül sınırı vardır. Denktaş Türkiye'nin seçilmiş siyasi yöneticilerine saygılı olsun. Aksi takdirde karşılık görür. Ayrıca Denktaş'ın görüşmecilikten çekilme blöfünü gördüğümü de kendisine söyle. Kıbrıs'ta yapacağın görüşmelerde Denktaş'ın adını hiç anma.’’ Cengiz Çandar yazısını sürdürüyor: ‘‘Pazar günü geceyarısına doğru Ankara'ya inildiğinde, Tayyip Erdoğan kendisini karşılamaya gelen Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e, Yakış'ın Lefkoşe açıklamasının nasıl olduğunu sordu. Aldığı cevap karşısında, çevresine renk vermese de, yüzü asıldı. Muhtemelen içinde fırtınalar koptu. Yaşar Yakış, Denktaş'ın Kıbrıs müzakerelerinde izlediği isabetli tutumu kuvvetle desteklediklerini söylemişti. Yani Tayyip Erdoğan'ın yap dediğini yaptığı ne kadar şüpheliyse, yapma dediğini yaptığı apaçık ortadaydı.’’ Buradan çok önemli bir şey ortaya çıkıyor: Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini artık partisinin bakanları bile dinlemiyor, takmıyor. Verdiği anlamsız direktifleri partisi de hoş karşılamıyor ve yerine getirmiyor. Devlette ve hükümette hiçbir yetkisi, hiçbir sıfatı olmayan şahıs, Türkiye'nin ulusal konularında rastgele konuşuyor, emir veriyor, talimat yağdırıyor. Gölge Başbakan Abdullah Gül bu durumu içine sindiriyor, katlanıyor. Türkiye böyle bir şey görmedi, yaşamadı. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:14

İLGİLİ HABERLER