Gündem
  • 24.9.2004 12:29

ERDOĞAN:BENİ YALNIZ BIRAKTINIZ, HEP YALNIZ BIRAKTINIZ

Akşam Gazetesi yazarlarından Nuray Başaran'ın bugünkü yazısı Başbakan Erdoğan 'yalnız' kariyeri hakkında: Siyaset takım oyunudur... 'Yüzündeki arayış çizgilerinin ve kendini ortaya koyma arzusunun yarattığı, bir futbol topunun peşinden baktığında gördüğü bilinmez rüyaların verdiği sevinçle bezenmiş bir çocuk. Kucağına aldığı sıcak ekmekle Kasımpaşa yokuşlarından birini tırmanmaya başlıyor. Bu öylesine bir tırmanış ki, Güneysu'nun yağmurlu Karadeniz havasından etkilenen çamurlu yollarından, yarısı kum, yarısı çim futbol sahalarına ve oradan da siyasetin küçük odalı modellerinden başlayan ve yükseldikçe değiştiren bir tırmanış... Siyasetin dar koridorlarından meydanlara inmek için beklenen uzun bir süreç... Ardından gelinen Başbakanlık noktasındaki Recep Tayyip Erdoğan'ın yolculuğu... Tırmanırken gördüğü her manzara, duyduğu her söz ve öğrendiği her bilgi tarafından eğitilen adamın yolculuğu... Öyleyse, siyaseten tecrübesiz veya henüz yeni başlamış bir liderden ve Başbakan'dan bahsetmiyoruz. Bugün geldiği noktada, her yanı acil ve öncelikli, hayati ve dikkatli olunması gereken sorunlarla çevrili bir ülkenin başbakanı... Ve tabii ki, böyle bir değişim ve gelişme döneminde bulunan ülkenin en büyük partisinin genel başkanı... Bir siyasi liderin anatomisini yazmak gerekseydi eğer, yazılacak en iyi hikayelerden birini çıkarabilirdik. Ama acımasız gerçeklerin ortasında duran bir ülke ve toplum olarak, önümüzde görev alan bir Başbakan'ın fotoğrafını çekmenin daha öncelikli olduğu zamanları yaşıyoruz. ........................ Başbakan Erdoğan, iç dönüşümler için cesur ama doğru adımlar atması gereken; siyasi ortam için ise farklılığı uygulamalarla ortaya konması gereken ve iş bitirici hamle yerine; mevcut denge içinde koruyabilen bir açılımın yapılması gereken ortamdaki her şeyden sorumlu ve tek lider olarak konumlanmış bulunmaktadır. Ve maalesef konumlandığı bu tepede bir yalnız adam görüntüsü çizmektedir. Bulunduğu tepe yüksek olunca da, Erdoğan için stratejik yalnızlıktan bahsetmek daha doğru olacaktır. Çünkü, hem herkes ile hemhal olunması gereken, hem de herkesin orada olmaması gereken bir tepede bulunan bir lider olarak, Erdoğan'ın seçici olması ve kendini koruma çemberine alması son derece stratejik bir konudur. Ama aynı zamanda kendisi ile aynı vizyonu paylaşabilen ve ülkenin 'güllük gülistanlık olmayan gerçek fotoğrafını' gören ve çekinmeden bunu konuşabilen bir takıma sahip olması da stratejik bir konudur.' Yukarıdaki alıntılar bu köşede 'Erdoğan'ın Stratejik Yalnızlığı' başlığı ile 22 Nisan 2004 tarihinde yazdığım yazıdan. Ve son MYK toplantısında Erdoğan'ın yaptığı konuşmadan ilginç bir cümle: 'Beni yalnız bıraktınız. Hep yalnız bıraktınız.' Ve bugün: Gelinen noktada kriz çözülmüş görünüyor. (Önümüzdeki günlerde 'diğer detaylarda sorun var mı?' bu köşede paylaşırız.) Ama takım oyunuyla mı? Elbette öyle değil. Eğer Başbakan Erdoğan'ın hayatında önemli bir yer tutan futbol örneğinden hareket ederek söylersek. Hem maçın başlangıç vuruşunu Erdoğan yapmıştır. Hem de golünü... Oysa her topa koşan ve vuran futbolcunun psikolojik yükü artar. Penaltı kaçırır. Kondisyonu düşer. Bir süre sonra seyirci ile de diyaloğu bozulursa artık onun için maç biter... Nitekim geçtiğimiz pazar günü oynanan Beşiktaş- Galatasaray maçında penaltı atabilecek birçok kişi varken, penaltıyı da Hakan Şükür'e yükleyen Galatasaray takımı istediği sonucu alamadı. Bir yıldıza çok yük yüklerseniz Şükür gibi, bazen böyle topu direğe vurabiliyor... Halbuki Türkiye'nin çok kiritik daha birçok maçı var. Bunları Başbakanımızın bu maçlarda penaltı kaçırmaması temennisi ile yazdım. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:58

İLGİLİ HABERLER