Gündem
  • 19.1.2004 14:02

İÇİNDE DOMUZ ETİ BULUNAN ÇİĞ KÖFTELERİ SATAN NUSRET ERMANER, CUMA GÜNÜ KAPATTIĞI DÜKKANINI SATIŞA ÇIKARDI

ERGÜL UYSAL İZMİR - İzmir'de, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Milletvekili Fazıl Karaman'ın eşi ve yakınlarının da aralarında bulunduğu 50'ye yakın kişinin, domuz etinden geçen ''Trişin Hastalığı''na yakalanmasına neden olduğu öne sürülen çiğ köfteyi satan Nusret Ermaner (38), ''Keşke ölseydim de böyle olmasaydı'' dedi. 30 yıllık çiğ köfteci Ermaner, bir daha bu işi yapmayacağını söylerken, mülkü de kendine ait olan dükkanını 100 milyar liraya satışa çıkardı. Konak İlçesi Bahçelievler Semti'nde ''Nusret Usta'' isimli çiğ köfte dükkanında satılan çiğ köfteler yüzünden yaklaşı 50 kişinin domuz etinde bulunan ''Trişin paraziti'' nedeniyle hastalanması, İzmir'de paniğe neden oldu. 50 yıldan bu yana görülmeyen hastalıktan dolayı şikayetlerini dile getiren vatandaşlar, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Romatoloji Servisi'ne başvurdu. Aynı yerden çiğ köfte alan çok sayıda vatandaş, kendilerinde de aynı parazitin olabileceği kuşkusunu taşıyor. Nusret Ermaner'e ait dükkan, cuma gününden bu tarafa kapalı bulunuyor. DÜKKANI SATIŞA ÇIKARDI Nusret Ermaner'in hastalığın ortaya çıkmasının ardından işyerinin kepenlerini indirdiği ve mülkü ile birlikte sahibi olduğu dükkanın satılması için emlakçı Mustafa Şahin'e talimat verdiği öğrenildi. Emlakçı Şahin, satış için kendisine talimat verildiğini doğruladı ve ''Cuma günü dükkanını kapattı. Daha sonra bana geldi ve satmak istediğini söyledi. Kendisi ve eşinin de ağrılarının olduğunu, bir daha bu işi yapmak istemediğini belirterek, dükkanı için pazarlık payı olmak üzere 100 milyar lira istediğini ifade etti'' dedi. Dükkana gelen bazı müşterileri ise henüz rahatsızlık duymadıklarını, ancak bunun endişesini yaşadıklarını söyledi. ''BİR AYDAN BERİ ET ALIYORUM'' Muhafazakar kişiliği ile tanınan ve müşterileri daha çok muhafazakar aileler olan çiğ köfteci Nusret Ermaner, çiğ köftede kullandığı etin domuz eti olduğunu bilmediğini söyledi. Oldukça üzgün olduğu gözlenen ve röportaj sırasında zaman zaman gözleri dolan Ermaner, ''Benim sattığım doğrudur. Ama ben kasabın kurbanıyım. 30 senedir İzmir'de çif köfte satıyorum. Binlerce müşterim var ve benden çiğ köfte yediler. Ben sokaktan, seyyardan buralara geldim. Bu durumdan, aynı rahatsızlığı yaşayan ben ve eşim de müzdaribiz. 3 günden bu tarafa vicdan azabı çekiyorum'' diye konuştu. ''Domuz eti diyorlar. Biz bu hayvanın adını dahi anmıyoruz. Malum hayvan diyoruz'' diyen Ermaner, et satın aldığı Urla İlçesi'ndeki Çakıroğlu Market sahibi Muzaffer Kurfallı'yı suçlayarak şunları söyledi: ''Biz bu kasaptan bir aydan bu tarafa et alıyoruz. Bu arkadaş bize geldi ve marketinde satmak üzere çiğ köfte aldı. Sonra bize Urla'da kesim yaptıklarını, çiğ köfte yerine bize et vermek istediğini söyledi. Güvenip aldık ve insanlar maalesef yediler. Ben ve eşim de aynı etten dolayı 13-15 günden bu tarafa rahatsız olduk. Geçen perşembe günü bu iş ortaya çıktı. Biz de doktora gideceğiz. Çocuklarımda bir şey yok. En son bu eti geçen ayın 12'sinde aldım. Eti bana satan kasap inkar ediyormuş. Bu doğru değil. Faturaları ile ispat edebilirim. İl Sağlık Müdürlüğü'ne numunelerini de verdik.'' ''KEŞKE ÖLSEYDİM'' Başına gelen olayın rekabet nedeniyle olmuş olabileceğini zannetmediğini, ancak ''muhafazakar'' olmalarından kaynaklanmış olabileceği şüphesi taşıdığını da kaydeden Nusret Ermaner, domuz etinden çiğ köfte yapmış olmasına hala inanamadığını söyledi. Ermaner, ''30 senedir bu işi yapıyorum. Şu anda manyak bir vaziyetteyim. Bu leke ile bir daha bu işi yapamam, yapmayacağım. Benim mesleğim buydu. Benim rızık kapımdı. Başka işim de yok. Biz de bu işi öğrenmişiz. Biz seyyardan tırnağımızla kazıyarak buralara geldik. Keşke ölseydim de böyle olmasaydı'' diye konuştu. Bu arada, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde hastalığın ortaya çıkmasından sonra oluşturulan Bilimsel Danışma Kurulu'nda bulunan Türkiye Parazitoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özcel, Müslüman ülkelerde domuz eti tüketilmediği için hastalığın Türkiye'de görülmesinin imkansız olarak görüldüğünü, bu nedenle de hastalığın tespitinde kullanılan malzemenin de Türkiye'de bulunmadığını söyledi. Prof. Dr. Özcel, bu maddelerin İtalya'dan getirtilmesinden sonra teşhisi çalışmalarının başlayacağını, hastalardan alınan kan örneklerinin ise bu ülkeye gönderildiğini vurguladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:28

İLGİLİ HABERLER