Gündem
  • 27.9.2019 00:44

Erdoğan Gözdağı verdi!.. Savaç uçaklarımızı orada boş yere uçurmadık

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiği New York’tan ayrılmadan önce beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Suriye’de güvenli bölge konusunda verdiğimiz süreyle ilgili takvim işliyor. Takvim işlerken biz de bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Basit bir seyrüsefer değil” dedi. Erdoğan’ın sorulara verdiği yanıtları şöyle:

OYALANACAK ÜLKE DEĞİL

Suriye’deki güvenli bölge konusunda ABD ile hangi noktadayız? ABD’nin bizi oyaladığına ilişkin düşünceniz devam ediyor mu? Güvenli bölge için somut adımlar atılması konusunda iki haftalık süre vermiştiniz. Süre hâlâ işliyor mu?

“Bir kere bu takvim şu anda işliyor. Bu takvim işlerken sınır boylarında bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Bu tedbirlerin yanında son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Yani uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Bu basit bir seyrüsefer de değil. Türkiye oyalanacak bir ülke değildir. Şu anda sürekli tacizler altında olan benim vatandaşlarımdır. Bunun yanında da tabii yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu mültecilerle ilgili olarak dünyanın da Batı’nın da hâlâ en ufak şekilde kılı kıpırdamıyor. Hepsi seyirci. Hepsinin bize söyledikleri şu, ‘Bu işi nasıl başarıyorsunuz? Bu işi buralara nasıl getirdiniz? 4 milyon mülteciye nasıl ev sahipliği yapıyorsunuz?’ Tamam da bu sözün hiçbirisi bizim karnımızı doyurmuyor ki. Bir defa bize verilen sözleri yerine getirmiyorsunuz. 2016 yılında verdikleri söz 6 milyar Euro. ‘3’er milyar Euro olarak iki taksitte vereceğiz’ dediler. 3 milyar Euro’da kaldı. Hep söylüyoruz, bizim şu anda 40 milyar doların üzerinde yapmış olduğumuz harcama var. Artık bu adımların atılması gerekiyor.”

GÜVENLİ BÖLGE KİTAPÇIĞI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’na katılan liderlere Suriye’de oluşturulmasını önerdiği güvenli bölge konusunda hazırlanan bir kitapçığı dağıttıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii 480 kilometre uzunluğundaki bu güvenli bölge planlamamız aslında Trump’ın da ifade ettiği 20 mil anlayışını kapsayan bir derinliktir. Planlı bir çalışmayla 1-2 milyon civarında Suriyeliyi buraya yerleştirme şansımız olabilir. Burada 150-400 metrekare arasındaki alanlarda yerel mimari ile yapılmış ve ekip biçilebilecek bahçenin, icabında hayvancılık yapılabilecek ahırların olduğu binalarla birlikte bu insanları çadırlardan ve konteyner kentlerden kurtaralım istiyoruz ki bizdeki Suriyelileri de buraya sevk edebiliriz. Burada özellikle başta ABD olmak üzere Rusya, Almanya, Fransa’nın bize gerekli desteği vermeleri lazım. Eğer bu destek gelirse biz de bunun inşaatla ilgili kısmını üstlenebilir ve yoğun bir çalışmayla burada bu işleri tamamlarız.

Mülteci krizine dikkat çekmek için Genel Kurul’da Aylan (Alan) Kurdi bebeğin fotoğrafını gösterdim. Mülteci sorununa kökten kalıcı çözüm bulmak için Suriye’de akan kanın durması gerekiyor. Hem Cenevre hem de Astana süreçlerinde Suriye’de siyasi çözüm için Türkiye olarak yoğun bir çaba harcıyoruz. Anayasa Komitesi’nin kurulması önemli bir adım olmuştur. Çalışmalarına bir an önce başlamalıdır. Hem ulusal güvenliğimiz hem de mülteciler için güvenli bölgenin bir an önce kurulması gerekiyor. Bu konuda yaptığımız ön çalışmayı muhataplarımla paylaştım. Hatta bununla ilgili hazırladığımız kitapçıkları bütün liderlere bu vesileyle dağıttım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız bu konuya yönelik adımlarını attılar. Planlama ve projelendirme çalışmalarını yapmak suretiyle işi ciddiyetle ele aldık.”

TERÖRLE MÜCADELE ÇİFTE STANDART KABUL ETMEZ

“Burada bir hususun altını önemle çizmek isterim. Güvenlik ve terörle mücadele bir bütündür, çifte standart kabul edilemez. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz. Birleşmiş Milletler Genel Kurul hitabım ve görüşmelerim vesilesiyle küresel siyaseti doğrudan ilgilendiren Filistin, Keşmir, Yemen, Libya, Arakan Müslümanları, Ortadoğu ve Körfez’de yaşanan gerilimler, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, terörle mücadele ve insani yardım konularına da temas etme imkânı buldum. Dünyanın sessiz kaldığı bu sorunları görmezden gelmemiz elbette mümkün değildir.”

ŞU ANDA İDLİB’DE SÜKÛNET VAR

Suriye’nin Anayasa Komitesi için isimler belirlendi. Bu noktada İdlib’den yeni bir göç öngörüyor musunuz? Çözüme ne kadar yakın ya da uzağız? TSK’nın İdlib bölgesindeki gözlem noktalarının bazılarının kapatılması söz konusu mu?

Bazı tacizler oldu malum ama o tacizlerden sonra bizim oradaki ekiplerimiz muhataplarıyla devamlı görüşmeler yapmak suretiyle işi belli bir noktaya getirdiler. Şu anda yaşanan herhangi bir sıkıntı yok. Çünkü gözlem noktalarındaki ekiplerimiz müteyakkız. Sürekli olarak da muhataplarla görüşmeler yapılıyor. Şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı yok. Şu anda İdlip’de bir sükûnet ve suhulet görünüyor ama tedbiri elden bırakmamak lazım. Çünkü kolay değil burası 4 milyon nüfusu olan bir yer. Eğer işi gevşek tutarsak, belli bir göç sınıra doğru başlamıştı, onların da gelme durumu olabilirdi. Şu an itibarıyla orada da hepsi kendi çadırlarını kurmaya başladı. Gıda yardımları konusunda AFAD, Kızılay olarak destekleri veriyoruz. O insanları da belli koruma altına almak durumundayız. Şu anda girişimlerimiz devam ediyor. Temenni ederim ki Rusya ile yaptığımız bu görüşmelerden netice alırız.”

Güncellenme Tarihi : 27.9.2019 01:20

İLGİLİ HABERLER