KASETÇİ KEMAL’İN AKŞENER DOSYALARI
- 19.3.2023
KASETÇİ KEMAL’İN AKŞENER DOSYALARI
Meral Akşener 6’lı masayı terk ettiğinde partisinde şöyle dedi…
Dayatma, tuzak, kumpas ve suikast.
Dayatmanın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı olduğunu yine kendisi açıkladı.
Kumpasın da masanın diğer ortaklarının kendinden habersiz Kılıçdaroğlu ismi üzerinde uzlaşmasını gösterdi…
Tuzak ve suikastken kastının hala açıklamadı.
Masayı devirdikten iki gün sonra bütün bu söylediklerini yutarak kumar masasına tıpış tıpış geri döndü.
Gidişiyle dönüşü arasında masada bir fark yoktu.
Tek fark; yel hızıyla gidip, sel hızıyla gelişiydi.
Belli ki o iki gün içerisinde siyasi hayatına mal olacak bir tehdit yapılmıştı.
Akşener’in nikâh masasındaki ‘ZORAKİ GELİN’ olduğu zaten yüzüne de vurmuştu.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklanırken yüzü Çarşamba Pazarı gibiydi.
Ertesi gün çıktığı Fatih Altaylı ’nın programında yüzünün halini üç sebeple açıkladı…
Uykusuzluk…
Işık…
Depremzedelere üzülme…
Arkasından da bastı kahkahayı..
Kendi sözüne kendi de inanmamıştı…
Fatih Altaylı saatler süren programında Akşener’in ayrılırken kullandığı, “Dayatma, tuzak, kumpas ve suikast.” Sözlerini bir türlü sormadı.
Bunun yerine tabir yerindeyse geyik muhabbeti yaptı. Zaten danışıklı bir programdı.
Şimdi biraz geriye gidelim.
Kılıçdaroğlu tam bir yıl önce adaylık kararı almıştı. Daha doğrusu okyanus ötesine onaylatmıştı.
Masanın minikleri hemen biat etti. Ancak Akşener’den direniş geldi.
Bay Kemal; vekillerine ve yandaş gazetecilerine, “Adayımız Kılıçdaroğlu” dedirtiyor.
Akşener’den duymak istediği cevap yerine, “Seçilecek aday” karşılığı geliyordu.
Kılıçdaroğlu ile Akşener arasında iki büyük sıkıntı vardı.
Birisi adaylığı diğeri de HDP ile birlikte olma meselesiydi.
Bay Kemal baktı ki Akşener’in ikna olacak hali yok, hemen yan yollara saptı.
Kendisi kasetle CHP’nin başına geçtiği için, bu yöntemin en kestirme yol olduğunu öteden beri biliyordu.
Kasetçi Kemal bu kez Akşener’le ilgili bilgi, belge ve dosya toplamaya başladı.
Partideki yakın çevresi de bu konuda kolları sıvamıştı.
İşte o günlerde CHP’li Yaşar Okuyan kendisine Akşener’le ilgili bir dosya getirdi.
4 Şubat’ta bir televizyon kanalına çıkan Yaşar Okuyan, gündemi sarsan bir boşboğazlık etti.
Spikerin Akşener’in masayı terk etmesi ihtimalini sorunca Okuyan şöyle dedi;
- Kılıçdaroğlu’na Meral Hanım ile ilgili bir dosya verdim. O, kullanmayacak onu, ben ve benim nesil çok önemli arkadaşlar kullanacak. Akşener bir yere gidemez.
Yaşar Okuyan’ın, masayı bırakması halinde Akşener’e bu dosyalarla şantaj yapılacağını ilan etmesi siyaset gündemine bomba gibi düştü.
İYİ Parti ayaklandı.
Ertesi gün yani 5 Şubat’ta bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu Yaşar Okuyan’ı hedef aldı;
- Böyle bir şey yok.Şantaj benim çalışma anlayışıma da uygun değil. Bana böyle bir dosya getirmedi. Kendisi Akşener ile aramıza nifak sokmak istiyor.
Arkasından da Okuyan’ın CHP ile ilişiğinin kesildiği duyuruldu.
İYİ Parti’nin safları buna inanıp meseleyi kapattı.
Ta ki 23 Şubat’a kadar.
23 Şubat’ta Kılıçdaroğlu ile bir saat görüştüğünü açıklayan Yaşar Okuyan; fotoğraf olarak da elindeki dosyaları gösterince, Kılıçdaroğlu’nun yalan dolanı ortaya çıktı.
Bay Kemal, “Fitne çıkartıyor” dediği Yaşar Okuyan ile gizli gizli görüşüyordu.
CHP ile ilişik kesme işi de bir yalandı.
Okuyan’ın ikinci ifşası sonrası CHP resmi bir açıklama yaparak; daha önce ihraç ettiği Yaşar Okuyan’ın yeniden ihraç edildiğini duyurdu. Şaka gibi...
18 günde partisinden iki kez ihraç edilen Yaşar Okuyan dünya siyaset tarihine geçti.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmaya talip olan Kılıçdaroğlu’nun bu paniğinin ve yalanlarının sebebi ne idi?
O sebep ile Mart başında Akşener’i masaya döndüren sebep aynı idi.
- ŞANTAJ DOSYALARI
Akşener’in tabiriyle tuzak ve suikast…
Peki; Okuyan’ın sallaya sallaya götürdüğü o zarfta Akşener ile hangi belgeler var?
Hemen söyleyeyim belge denilenlerden bir kısmı gazete kupürleri.
Ancak bazı fotoğraflar ve görüntüler var.
ODA TV haber müdürü onların FETÖ ile alakalı olduğunu iddia etti.
Bunlardan bir tanesi; FETÖ darbesinin ertesi günü, 16 Temmuz sabahı Akşener’in evinin önünde yakılan evrakların fotoğrafı.
Bir vatandaş çekilen görüntülerde; Akşener'in evinin önünde bir adam acele bir şekilde bazı kâğıtları yakıyordu.
Adam, Akşener’in koruma polislerinin kulübesinin hemen yanında evrakları yakıp kül etti.
İşte o evrakların yakılmayanları, öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun elindeydi.
Bir de şantajın FETÖ boyutu var.
FETÖ darbesinin biraz öncesine dönelim..
Meral Akşener o tarihlerde; 'başbakan olacağım', 'MHP'nin başına geçeceğim' diyerek herkese meydan okuyor ve konuşmalarında sık sık 'yurtta sulh' ifadesini dilinden düşürmüyordu.
Ortada bir savaş veya bir gerilim yokken Meral Hanım’ın hemen hemen her konuşmasında, “Yurtta sulh” demesine kimse bir mana veremedi.
Ta ki 15 Temmuz gecesine kadar.
Fetullah’ın darbecileri TRT’de okuttukları bildiride; “Yurtta Sulh Konseyi” kurulduğunu duyurdu.
Sonraki günlerde, “Yurtta Sulh” cümlesinin FETÖ darbesinin şifresi olduğu ortaya çıktı.
Darbeden önce FETÖ şifresini sık sık kullanan Akşener de ortadan kayboldu.
Uzun süre sesi soluğu çıkmadı.
Şimdi hepinizin dikkatini yeni bir şifreye dikkat çekeceğim.
Akşener darbe öncesinde yaptığı konuşmalarda ‘Yurtta sulh’ kadar başka bir kelimeyi de kullandı;
- Başbakan olacağım.
Dişe dokunur bir oyu ve milletvekili olmamasına rağmen bunda ısrar etti.
İşte o ısrarın sebebini Gazeteci Fuat Uğur yazdı.
Fuat Uğur, “FETÖ darbesinin esas başbakan adayı Meral Akşener’di. Fetullah Gülen’in tek güvendiği isim Akşener’di ve Başbakanlık koltuğuna onu oturtacaklardı.”
Buraya dikkat edin…
Meral Hanım altılı masaya oturduğu günden bu yana yine ısrarla, ‘başbakan olacağını’ söylüyor.
Tıpkı FETÖ darbesi öncesinde dillendirdiği gibi.
Bu sözüne şimdi de kimse bir mana veremedi, çünkü öyle bir parlamenter sistemi yok.
Sistem olsa bile Başbakanlık Koltuğuna oturabilmesi için en çok milletvekili sayısına sahip olmak lazım.
O da yok.
Peki, o zaman neden “başbakanlık” diye tutturdu.
Bu da bir şifre. FETÖ’ye yollanan bir mesaj.
Öyle anlaşılıyor ki; ya birileri bu şifreyi çözdü, ya da FETÖ Akşener’i sattı.
Şifresi çözülmüş belgeler masadan ayrıldığı günün gecesi, cep telefonuna ve mailine atıldı.
Meral Hanım’ın dönüş hızına bakarsak, belgelerin çok sağlam olduğu anlaşılıyor.
Kılıçdaroğlu’nun isminin açıklandığı zamanki yüz ifadesine dikkatli bakın…
O yüz ifadesinde yaşadığı hayal kırıklığı ve uğradığı suikastın izleri açık açık belli oluyordu.
Şimdi Meral Hanım’ın önünde bir HDP imtihanı daha var.
Ya sineye çekecek siyaseten intihar edecek.
Ya masadan çekilip mücadele edecek.
Bunun hangisinin olacağını masasına konan belgelerin ağırlığı belirleyecek.
Bekleyelim görelim.
Kılıç ile oynayan kılıçla kesilir.
FETÖ ile oynayan FETÖ ile basılır.
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ